Diziler » | HABER | |
Yedi Güzel Adam » | MENÜ | OYUNCULAR |
Adil Erdem Bayazıt yardımsever, alçakgönüllü, inançlı, ailesine bağlı, tutumlu, kanaatkar bir insandır. Arkadaşları ona "Şiir Avcısı" olarak hitap eder. Mizacını, yaşam görgüsünü belirleyen öğeler, edebiyata olan bağlılığı ve şair yönüdür. Dolayısıyla, algısı: insan odaklı ve iyiye yöneliktir. Bayazıt, bir şeye kızdığında hep şiirle karşılık verir; buradan da anlaşılacağı üzere, her an insan odaklıdır. (Edebi yönüyle yaşamdaki olaylara, durumlara karşılık veriyor.) Bayazıt, ifadeye önem verir; bu sebeple de tane tane konuşur.
İnsanların gözünün içine bakarak, güler yüzlü bir tavırla, yüzünden tebessümü eksik etmeden, konuşmasını sürdürür. İletişim hususunda özenli biridir, konuşmayı sevdiği gibi insanları dinlemeyi de sever. Ailesine düşkündür. Babasına karşı son derece saygılıdır; diğer aile fertleriyle de ayrı ayrı ilgilenmektedir. Bayazıt'ın sürekli gördüğü bir kabus vardır. Bu kabus onun duygusal yaşamına, iç dünyasına, yönelik izler taşımaktadır.
Kabusunda geçen trajik zamanda, bir çocuğu yere çömelmiş halde, arkası dönük şekilde, ağlarken, yırtık elbiseli şekilde görüyor. Her defasında çocuğa doğru yürüyerek omzuna dokunmak istiyor, ancak tam çocuğun omzuna dokunacak olduğu sırada kabustan uyanıyor. Üzgün ve hasta olduğu zamanlar, kabusunda bu çocuğu görüyor.
Çevresindeki insanlar ona "Aristo" lakabını takmıştır. Şiir hakkında konuşmaktan hoşlanmaz. Esnafla, küçük yaşamları –hikayeleri- olan insanlarla sohbet etmeyi sever. Pilotluğa -uçmaya- karşı özel ilgisi vardır. Hastalandığı zamanlar, tek kalmayı tercih eder; herkesten kaçar. Zarifoğlu, Erdem'in dostluğuna çok önem verir. Hastalık dışında da kendine kalmayı, yalnızlığı sever; bu sebeple de herkesten uzaklaşıp, yalnız kalmayı sevdiği zamanlar vardır.
Sık sık hastalanır. Cahit Zarifoğlu'nda, kapalı alan korkusu vardır. Kolay cevap vermeyen biridir. Gezmek onun için her şeyden önemlidir; denizi, yolculuğu, uzak ülkelere gitme fikrini seviyor. Edebi anlamda da, Alman Şair Rilke'yi önemser, ona hayrandır. Edebiyatın tanımıyla ilgilenmez, onun için yazmak önemlidir. (Sadece yazar, şiir hakkında konuşmaktan hoşlanmaz.) Şiir yazarken klasik müzik dinler. Eli dikişe yatkındır. Kendi söküğünü diken, hatta ufak tefek dikiş işlerini de yapabilen biridir.
Zarifoğlu'nun odasında bulunan divanın altında, saklı tuttuğu bir kadife kutusu vardır; o kadife kutunun içinde, sevdiği -saygı duyduğu- büyüklerinden aldığı tespihleri biriktirir; ayrıca herkesten özenle sakladığı günlüğü de kadife kutunun altında, bir bölmede, saklıdır. Çok üzgün olduğu zamanlarda günlüğüne çok kısa notlar alır. Herkesten gizlediği şiirleri de bu kadife kutunun altında sakladığı günlüktedir.
Kardeşi Alaeddin'den farklıdır; kardeşi umursamaz bir adamken Rasim, işini bilen, işlerini iyi organize eden biridir. Rasim, arkadaşlık ilişkilerinde belli anları keyfe dönüştürmeyi, diğerlerinin açıklarını yakalayıp, olaylara mizahi yaklaşmayı sever. Her durumdan kendi payına bir malzeme çıkarır, bir eğlence anı yaratır.
Tüm bunların yanında, mizahı sevmesine rağmen, bir o kadar da dikkatli, özenli ve duyarlı bir adamdır. Bu yönü de şair ruhlu grup arkadaşlarıyla örtüşmektedir. Gruptakiler için kararları önemlidir, çünkü ön görü sahibidir. Sahip olduğu öngörü herkesin -gruptaki herkesin- onu can kulağıyla dinlemesini, dediklerini dikkate almasını sağlar. Bir şey yapılacağı zaman, genelde onun hesabıyla hareket edilir.
Nuri Pakdil, her zaman ceketinin yan cebinde bir kitap taşır. Kitap okumaya başlamadan önce takım elbise giyer, kravat takar ve öyle masa başına oturur. İnsanlara öncülük etmeyi sever. Nuri Pakdil, karakterinin özel oluşu dolayısıyla her biri farklı özelliklere sahip olan grup arkadaşlarının hayranlığını kazanır.
Başta Erdem olmak üzere, gruptaki arkadaşları onun hareket üslubuna, özenli tutumlarına, kendine dikkat edişine, sohbetine hayrandır. Tiyatroya ilgisi vardır; başarılı oyunlar çıkarır. Bir şeye kızdığı zaman, insanlardan uzaklaşmayı tercih eder; kendine kalmak ister.
Çevresindeki insanlar ona "Baba" lakabıyla seslenir.
Gruptaki diğer arkadaşlarına göre: sakin, kendi halinde, bir adamdır. Gruptaki arkadaşlarının her biri için önemlidir; çünkü diğerlerini yönlendiren, dertlerini dinleyen, aynı yaşta olmalarına rağmen onlara nasihat eden kişidir.
Sait'in herkesten uzaklaştığı, ortadan kaybolduğu, zamanlar vardır.
Kendine kalmak, dış gözlemini sessizlik içinde gerçekleştirmek onun için önemlidir.
Hak ve haksızlık kavramlarının üzerinde durur.
Her olayda mutlaka sağduyusuyla hareket eder, fikrini ortaya koyar, olaya müdahil olur. Bazı toplantılara, hakim tokmağıyla gider. Arkadaşları bu durumla -Sait'in elinde hakim tokmağı bulundurmasıyla- çok eğlenir; ama her biri Sait'in hakim tavrını sever.
Her konuda fikirlerini dürüstçe söyler; ama kendi söz konusu olunca genellikle sessiz kalmayı tercih eder, biraz içine kapanık bir adamdır. Evdeki sorunları onu çok etkiler. Öyle ki sorunlarından günlük yaşamında sıyrılamayan Ali Kutlay, zaman zaman moral bozukluğunu çok belli eden biridir.
Grup arkadaşlarından Rasim, onun için çok önemlidir. Arkadaşlığını onunla sıkı ilerletir, çünkü Rasim, onun sıkıntılarını dinler ve ona her zaman duygusal anlamda destek olur. Zehra'ya o da hayranlık besler, ama kadınlardan çekinen, uzak duran bir adam olduğu için, o da duygularını açık etmez.
Dağınık, biraz savruk bir kişilik yapısına sahiptir, hesabını kitabını bilmez. Maddi temeldeki her şey onun için anlamsızdır. Cebindekini herkesle paylaşan, arkadaşlarından da ara ara para alıp vermeyen biridir.
Para onun için önemsizdir. Tüm dağınıklığına rağmen, farklı bir özelliği vardır; her zaman cebinde temiz bir mendil bulundurur. Alaeddin'in mendili, arkadaşları arasında hep ilgi ve alay konusudur. Bazen arkadaşları mendilini alıp onu kızdırır.
Detaylara pek dikkat etmeyen Alaeddin'i kardeşi-ikizi- Rasim tamamlar. Alaeddin, grupta herkese aynı mesafede durur; her biriyle yakın dosttur.