- Ayrıca tarihe baktım Türk Subayının saf değiştirip Yunan tarafına geçtiği herhangi bir kayıt bulamadım.
Dizinin yeni bölümüne başlamadan bir diyaloğu hatırlatmak istiyorum:
Yunanlı Asker: Ah çok acıdı hemşire kurşun girerken bile bu kadar acıtmamıştı.
Hemşire: Kurşun sevdaya benzer, girerken bahar yeli gibidir, çıkarken boran olur.
- Cevdet Albay, Generalden torpilsiz Yunan Teğmeninin kafasına vurduğu kabza uyku ilaçlı olmalı, bir bayıldı, pir bayıldı, uyandırana aşk olsun, uyandı geceymiş dedi bir daha uyudu. Saldırıya uğradığı alanda elini kolunu sallaya sallaya mantar toplamaya çıkmışken bu sefer de sırtından vuruldu ama bu işi de anlamadım, Ölmez Hasan adamlarına "Yunan askerlerini gömün, iz kalmasın" talimatı verdi. Adamlar ne yaptı, leşi bırakın kalsın dedi neden ölmeyecek çünkü sırtında kurşun yarası, kan kaybına rağmen yürü yürü bir yerleşim yerine gel, işgal altındaki İzmir kasabasından yardım isteme, "ben ölmem" de, İzmir'e kadar yürü, öldürmeyen Allah öldürmüyor işte kıymetini bilsin.
- Cevdet Albay ipi ağaca sürte sürte kesmeye çalışıyor, tabi ki de kesecek ama bağa baktınız mı düğüm var ama iki bilek kalınlığında boşluk var, elini çekse çıkacak boşuna kesmeye çalışıyor.
- Ali Kemal'i takım elbise ödeme ve satın alma sahnesini de çok beğendim, tefeci patron geçerken vitrine bakmış tomarı tam vermiş elbiseyle aynı fiyat üstü altı yok.
- Yunan mezalimini Yunan askerine anlattırıyorlar, kime anlatıyor, Amerikalı gazeteciye ama Yunan dost da, düşman da Amerikalı ama insan hakları savunucusu ve gerçek dost.
- Miralay Tevfik'e iki de bir bağıran hatuna ne demeli, belli ki gene babanı öldürürüm martavalı, sonra yalvar yakar, bıkmadı senaryo aynı sahneyi yazmaktan.
- Bu sahnenin komikliği hepinizce malum Türk ve Yunan askerleri at sırtında omuz omuza, oh ne ala, ne ala; evde ise Cevdet Albay'ın annesi Veronika'yı dizinde uyutuyor, şaştım kaldım.
- Koskoca Yunan Generali baskına geliyor bir manga askerle, hem de işgal kuvvetleri komutanı, yalnızca onu on asker korur, dev bütçelerle dizi çekiyorsunuz 20 tane figürana maaş veremiyorsunuz, bari eve baskına gelen birliğin yarısını sırt çantalı yarısını sırt çantasız yapıp iyice güldürmeyin kendinize, ayrıntılarda boğuluyorsunuz, dizi küçücük oluyor. Bu dizileri yönetenler ve yazanlar bence askerlik yapmamışlar, kışlanın yanından bile geçmemişler. Askerler nasıl ama, bir Türk bir Yunan dizilmişler avcı zinciri yapmışlar aferin. Güle güle ölüyordur Türkiye'de mesleği askerlik olan izleyiciler. Bilmiyorsanız arayın ben anlatayım olmadı, diziye bir askeri danışman alın bu planları öyle çekin.
- Bu arada senarist arkadaşlar çok az uyuduğunuzu, kendinize nerdeyse hiç zaman ayırmadığınızı, her hafta 120 sayfa senaryo teslim etmek için nerdeyse ailenizi göremediğinizi biliyorum, size kolaylıklar diliyorum.
olymposlum@hotmail.com
