Diziler » | HABER | |
Güneşin Kızları » | MENÜ | OYUNCULAR |
Güneş'in kocası. İstanbullu. Ali'nin babası.
Haluk'un iki ayrı tarafı var. Biri karanlık, biri aydınlık… Karanlık tarafını senelerdir ustalıkla saklayabiliyor. Aydınlık tarafı ise o kadar büyüleyici ki insan başka bir tarafa bakmıyor bile.
Yakışıklı, karizmatik, kibar, düşünceli ve romantik bir adam. Bulunmaz hint kumaşının, orta yaşlı erkeğe dönüşmüş hali. Başarılı ve güçlü bir adam. Çevresi, genç güzel kadınlarla çevrili olmasına rağmen, Haluk; kendi halinde bir öğretmen olan Güneş'e aşık oluyor ve Güneş'le beraber olabilmek için çok uğraşıyor. Sonunda evleniyorlar. Ancak Haluk'un, insanlardan çok iyi sakladığı karanlık tarafı, zamanla yüzünü göstermeye başlıyor. Özellikle Güneş'e.
Ufak ufak başlayan kıskançlıklar, Güneş'in anlam veremediği sinir patlamalarına dönüşüyor. Her seferinde özürler diliyor, diller döküyor Haluk. İşlerinin stresli olmasının onu yıprattığını söylüyor. Güneş de aşık olduğundan, her seferinde inanıyor Haluk'a.
Haluk, Güneş'e onu bütün ömrü boyunca aradığını söylüyor. Âşık bir adamın romantik iltifatı gibi duran bu cümle aslında saplantılı bir aşkın gizli itirafı!
İzmirli, 35 yaşında, güzel, çekici bir kadın. Lisede edebiyat öğretmeni olan Güneş, hayatını üç kızına adamış fedakar bir anne. Kibar, nazik, narin, ince ve soğukkanlı olmasına rağmen, konu kızları olduğunda dişlerini göstermekten hiç çekinmiyor. Genç yaşında anne olduğundan, neredeyse kızlarıyla beraber büyümüş, bu yüzden onlarla arkadaş aynı zamanda.
Kızları, zaman zaman Güneş'i çileden çıkarsalar, sürekli birbirleriyle didişseler de Güneş'e ve çekirdek ailelerine sıkı sıkıya bağlılar.
Güneş, her zaman mantığının sesini dinliyor. Adımlarını atmadan önce mutlaka dikkatlice tartıyor. Fazla temkinli olmasının sebebi de şimdiye kadar yaşadıkları. Bu kadar hesaplı davranmasa, 3 kızını tek başına büyütmesi mümkün olmazdı. Şimdi, kızları büyümüş olsa da kendini koruma refleksi yer etmiş durumda, artık aşamıyor. Aslında kendini bırakmaktan korkuyor. Bu yüzden Haluk Mertoğlu ile tanıştığında uzun süre aşka direniyor. 35 yaşında aşık olma fikri ona imkansız gelse de aşktan kaçamıyor. Seneler sonra ilk defa mantığını bir kenara bırakıp, kalbinin sesini dinliyor.
Haluk'un oğlu. 17 yaşında. Yakışıklı, zeki, kurnaz, havalı… Halası Rana gibi sinsi ve içten pazarlıklı bir tarafı da var. Hayatında amacı olmayan, baba parası yiyen, züppe imajı var. Dünya umurunda değil gibi davranıyor. Güçlü görünmeye çalışıyor. Babasından çekiniyor. Onu sinirlendirmemeye çalışıyor.
Güneş ve kızların gelişinden hiç hoşlanmıyor. Hele Selin'in hevesli hallerine sinir oluyor. Selin'in tam bir kezban ve buldumcuk olduğunu düşünüyor. Her şeyi alaya alan Ali'nin hayatta tek korktuğu insan babası olduğundan, kızlarla iyi geçinmek zorunda. O da Haluk etraftayken, kızlara iyi davranıyor sonra umurunda olmuyor. Savaş ile aralarının eskisi gibi olmamasına çok üzülüyor. Savaş, Ali ve Emre aralarından su sızmayarak büyümüşler. Sonra Melisa Savaş'ın sevgilisi, Tuğçe de Emre'nin sevgilisi olarak katılmış arkadaş gruplarına. Ali'nin ciddi kız arkadaşı olmamış, onun yanındaki kızlar sık sık değişmiş. Hiç aşık olmamış ve aşkı ciddiye almıyor. Şaşırtıcı derecede çalışkan bir çocuk. Dersleri ciddiye alıyor. Babasının parasıyla istediği okula gidebilir ama onun henüz kimsenin bilmediği başka planları var. Bir kere, bir an önce bu evden ve babasından kurtulmak istiyor. Ancak başarılı olursa kendini kurtarabilir. Bir daha babasına ihtiyacı olmaması için çok çalışmalı.
Nam-ı diğer hırçın kızımız. İkizlerden 'büyük' olanı. Tabi sadece 5 dakika farkla. Ama bu Nazlı'nın her fırsatta ablalık taslamasını engellemiyor. Selin ile hiç anlaşamıyorlar. Nazlı, inatçı, başı beladan kurtulmayan, kavgacı, bela bir genç kız. Sürekli bir volkan gibi patlıyor, sürekli atarlı! Hırçınlığı, çevresindekilere zarar verse de en çok kendisine zarar veriyor. Neyse ki hayatında resim var. Grafiti artisti olan Nazlı, kendini en iyi şekilde sokaklarda ifade edebiliyor. Sokağın, öfkenin, isyanın ruhu olan rap müzik de Nazlı'nın vazgeçilmezi.
Nazlı, babasının eksikliğini çok çekiyor. Bir gün babasının onlara döneceğini umuyor ama büyüdükçe, bunun saçma bir hayal olduğuyla yüzleşiyor. Bu yüzden annesinin hayatına giren erkeklere düşman. Tabi kız kardeşlerinin de sevgilisi olmasını istemiyor. İkizi Selin, Nazlı'nın despotluğundan bıkmış durumda ve onu takmıyor. Küçük Peri ise, ablasının sözünü dinliyor.
Nazlı, annesi ve kardeşleriyle olan çekirdekçik ailesini çok seviyor. Kimse aralarına girsin istemiyor. Kıskançlığı bundan. Nazlı ve ailesinin mutlu mesut, kavgalı dövüşlü, inişli çıkışlı hayatlarında kimseye yer yok. Ta ki Haluk denen adamın piyasaya çıkmasına dek!
Nazlı, huysuzluğu sayesinde, İstanbul'da da hemen kendini belli ediyor. Bu, kendini bir şey sanan zengin züppeleri ile arkadaş olamayacağını çok iyi biliyor ama Nazlı, tek tabanca takılmaya alışmış. Bu sırada onun gibi dışlanmış Savaş ile yolları kesişiyor. Savaş, Nazlı'dan da bela, tehlikeli bir çocuk.
Rana'nın üvey oğlu. Ali'nin üvey kuzeni. 18 yaşındaki esas oğlanımız. Yakışıklı, serseri, tehlikeli, çekici… Rock star havası var.
Önceden çok sevilen ve popüler bir çocuk olan Savaş'ın hayatı, 1 sene evvel kız arkadaşı Melisa'nın ortadan kaybolması ise tepetaklak olmuş. Melisa sırra kadem basmadan birkaç saat önce Savaş ile şiddetli bir kavga ederken görülmüş. Sonrasında ise ondan haber alan olmamış. Melisa'nın kaybolması ile ilgili şüpheler Savaş'a çevrilmiş ama ispat edilmediğinden ve yaşı küçük olduğundan Savaş, tutuklanmamış. İşin tuhaf yanı, Savaş da ne olduğunu bir türlü hatırlayamıyor. O akşam, ne Melisa ile kavga ettiğini ne de kavganın konusunun ne olduğunu hatırlayamıyor.
Savaş'ın öfke sorunu sebebiyle, zaman zaman bayılmaları, uyandığında ise kayıp zamanda ne yaptığını hatırlamama sorunu var. Melisa ile olan akşam da bunlardan biri. Savaş, asla Melisa'ya bir şey yapmayacağını biliyor ama yine de neden hatırlamadığı konusu beynini kemiriyor. Bu sebeple bir kliniğe yatırılıyor Savaş. Kliniğe yatma kendi istediğiyle oluyor. Melisa'nın başına her ne geldiyse, kendi bir şey yapmış olsa bile bunu mutlaka hatırlamalı!
Aylar sonra klinikten çıktığında ise herkes tarafından dışlanmış, istenmeyen biri olarak hayatına dönüyor. İnsanlar sadece onun hakkında konuşmakla kalmıyor, ona olan nefretlerini de belli ediyorlar. Okula başladığında yeni bir lakabı oluyor; "katil"…
Süslü püslü, aklı bir karış havada Selin'in, ikiziyle tek ortak noktası aynı anneye sahip olmaları. Selin çok güzel bir kız. Üstelik güzelliğinin de fazlasıyla farkında. Nazlı'nın aksine neşeli, hayat dolu. Büyümeye birazcık fazla hevesli. Hayatı doya doya yaşamak istiyor, değişikliklere balıklama atlıyor.
Havalı, bilmiş, kokoş… Ama kim ne derse desin çok eğlenceli. Çok cesur. İnsanlara güvenme konusunda her ne kadar çuvallasa da asla insanlardan vazgeçmiyor. Duyguları ortada, asla kabuğuna çekilmiyor. Herkesin okuyabileceği açık bir kitap. Nazlı, kardeşini eleştirse de aslında onun bu cesaretini kıskanıyor. Selin, içi dışı bir olduğundan, felaketleri de kalp kırıklıklarını da çok çabuk atlatıyor. Yeniliklere çok çabuk adapte oluyor. Parlak, ışıl ışıl bir yıldız gibi insanın gözlerini kamaştırıyor. Selin, İstanbul'a taşındıkları için dünyanın en mutlu insanı bu aralar.
Haluk'un oğlu Ali, Selin'e gelir gelmez düşman oluyor. Selin, Ali ile yakın arkadaş olmaya çalıştıkça, Ali'nin tepkisiyle karşılaşıyor. Sonunda o da vazgeçiyor. Ama Ali nedense bir türlü Selin'den vazgeçemiyor.
Küçük kız kardeş. İnsanları mutlu etmeyi her zaman kendi mutluluğunun önüne koyan Peri, adeta bir Amelie! Başkalarını mutlu etme işi, zaman zaman 'burnunu sokma' olarak gerçekleşse de Peri her zaman iyi niyetli.
Peri'nin tek istediği annesinin mutluluğu. Bu yüzden İstanbul'a taşınmalarını onaylıyor. Çok kolay arkadaş edinemediğinden, onun için başka bir şehre ve okula geçmesinin bir önemi yok. Utangaç yaradılışlı, insana güven veren bir kız. Aynı zamanda kırılgan göründüğünden, pamuklara sarmalayıp saklama hissini uyandırıyor insanda.
Başkalarının dertlerini kendi dertlerinden daha çok önemsiyor. Empati duygusu çok yüksek. Bu dünya için fazla naif, fazlasıyla saf. İki ablasının kavgaları arasında kalan Peri, tarafsız kalmaya çalışsa da bir yandan Selin, bir yandan Nazlı tarafından sürekli çekiştiriliyor.
Peri büyüdükçe, dünyanın tozpembe olmadığını görecek ve değiştirmek isteyecek. Hayvanseverlik ile başlayan macerası gözü kara bir aktivist olarak devam edecek.
Haluk ve Ahmet'in ablası… 55 yaşında. Hiç evlenmemiş. İstanbul hanımefendisi, kibar. Pasif agresif, kuralcı, obsesif… Kibar, nazik ve asla kimseyle direkt arasını bozmayan poker yüzlü bir kadın… Çok kontrollü ve çok oyuncu… Kardeşlerini parmağında oynatıyor gibi görünüyor. Ama aslında o bu hayata saplanıp, kalmış durumda. Haluk'u terk edememesinin, kendi ailesini kuramamasının sebebi Haluk'un durumunu fark eden belki de tek insan olması.
Savaş, Rana'nın üvey oğlu. Donuk ve mesafeli karakterini kıran, şefkat hissettiği belki de tek kişi. Savaş'a gözü gibi bakıyor. Ancak Savaş'ı düştüğü durumdan kurtarmayı başaramamış. Savaş'ın ailesinin dağılmasından, annesinin ölümünden Rana suçluluk duyuyor. Savaş'ı evlat edinmesinin sebebi de bu.